T.B.M.M. AB Uyum Komisyonu'nda, 11 Aralık 1997 tarihinde Japonya'nın Kyoto
kentinde imzalanan, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve
Sözleşmesi'nin Kyoto Protokolü'ne Türkiye'nin katılmasının uygun bulunduğuna
ilişkin kanun tasarısı, bugün (27 Haziran 2008) benimsenmiştir.
Kyoto Protokolü, küresel ısınma ve iklim değişikliği ile mücadeleye yönelik
bir çerçeve olarak, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi
içinde imzalanmıştır.
Bu protokol, onaylayan ülkelerin 1990'daki sera gazı salınımlarının
yeryüzündeki toplam emisyonun %55'ini bulması ile yürülüğe girebileceği ön
şartını taşımaktadır. Bu nedenle 1997'de imzalanmasına rağmen, protokol 2005'te
yürürlüğe girebilmiştir.
Bu protokolü imzalayan ülkeler, sera etkisi yaratan gazların salınımını belirlenen
seviyerlde azaltmaya veya bunu yapamıyorlarsa salınım ticareti (Emissions
Trading) yoluyla haklarını arttırma sorumluluğunu da almış olmaktadır. Bu
sorumluluk kapsamında; 2008 ile 2012 yılları arasında emisyonlarını 1990 yılına
göre %5,2 düşürme, belirlenen seviyeden fazla salım yapacağını anlayan bir
şirketin bir şekilde başka yerlerden, oluşan karbon borsası ile “Karbon
Kredisi” bulma zorunluluğu mevcuttur.
Dünyada Kyoto Protokolünün yürürlüğe girmesi sonrası havacılık kaynaklı CO2
emisyonu miktarının protokol kapsamındaki belirlemelerinin üzerinde
kalması, konuyu havacılık ve ilgili endüstrilerin dikkatle incelemesini gerekli
kılmaktadır. Benzer bir değerlendirmenin enerji endüstrisinin benzer
teknolojileri kullanan bölümünde de yapılması uygun olacaktır.
HAVACILIK ENDÜSTRİSİ ve
ÖNEMİ
Havacılık endüstrisi kullandığı kaynaklar ve etkileri bakımından aynı
zamanda iklim değişikliği kaynağı kabul edilerek, aynı zamanda en fazla mercek
altında olan endüstrilerden biri olmaktadır.
·
Havacılık dünya ekonomisinin büyümesinde hayati bir rol oynamakta,
ekonomide küreselleşme ve turizm talebi artışına dayalı olarak bu rol, her
geçen gün daha da hayati bir önem kazanmaktadır.
·
Turizm sektöründe 2008 yılında 238 milyon insanın (11,9 işten biri)
istihdam edilmesi, yılda 5,89 trilyon doları yaratılarak küresel gayrisafi
yurtiçi hâsılaların (GSYİH) %9,9 kısmına ulaşılması ve gelecek yıllarda
büyümenin sürmesi beklenmektedir.
·
Turizm sektörü ile ilişkileri nedeni ile bu sektöre paralel gelişme
gösteren havacılık endüstrisinde, doğrudan ve dolaylı olarak 28 milyon insan
istihdam edilmekte ve yılda 1,4 trilyon dolar yaratılmaktadır. Ekonomistler
havacılığın küresel GSYİH katkısının %8 seviyesine çıkabileceğini işaret
etmektedir.
·
Hava taşımacılığında harcanan her 100 dolar ekonomide 325 dolarlık bir
faydanın, havacılık endüstrisinde istihdam edilen her 100 kişi diğer
endüstrilerde 610 kişilik bir istihdam olanağına kavuşulmasını sağlamaktadır.
Çevresel etkilerinin
olumsuzluklarına rağmen insanlar uçma ihiyacındadırlar; uçmayı istemektedirler.. Sağladığı olanaklar nedeni ile
vazgeçilmez olan havacılık endüstrisinde, analitik değerlendirmelerin ışığında
mevcut durum tespit edilerek önlemler belirlenmekte, duruma bağlı olarak, bu önlem
kalemlerinden oluşan karmaların uygulamaya konulması stratejileri ilgili
birlikler oluşturulmaktadır.
Havacılığın Çevresel
Etkileri
Hava araçları doğrudan kullandığı doğal kaynaklar yanında, bu kaynakların
kullanımlarının sonucunda oluşan su buharı, karbondioksit, azot oksitler gibi
sera gazları, bunların karma sonucu olarak radiyatif zorlama ve gürültü
yaratmaktadır. Ancak havacilik kaynaklı sergazları emsiyonunun %80’inin 1500 km .den daha fazla
uçuşlar yapan hava araçları nedeni ile oluştuğunun dikkate alınması gereklidir.
Sera Gazları
Güneşten gelen kısa dalga radyasyon, yer yüzeyi
tarafından absorbe edilmekte ve yer yüzeyini ısıtmaktadır. Daha sonra uzun
dalga, radyasyon olarak geri yansımakta ve atmosfer ısınmaktadır. Atmosferde,
su buharı ve karbondioksit vs. gibi sera gazları nedeniyle uzun dalga
yansımanın bir kısmı tutulmakta ve dünya ortalama sıcaklığı +15°C düzeyine gelmektedir.
Atmosferin doğasında olan bir mekanizma olarak
sera etkisi gereklidir. Atmosferde sera etkisi olmasaydı, dünya ortalama
sıcaklığı -18°C
(255K) olurdu.
Sera gazlarına sahip atıkları nedeni ile fosil
yakıt kullanımındaki artış, sera etkisini artırarak dünya sıcaklığını
artırmaktadır. Bugün dünyanın ortalama sıcaklığının bu etki ile 0.6°C arttığı tahmin
edilmektedir. Bu nedenle, sera etkisi iklim değişikliği ile birlikte anılır
olmuştur.
Karbondioksit (CO2):
Yanma reaksiyonlarında maddeler, içermekte
oldukları elementlerin oksitlerini oluştururlar. Bir fosil, (mineral) yakıt
olarak ham petrol hidrokarbon içerir ve yanma sonucu gaz halde karbondioksit
(CO2) ve su (H2O) oluşur. Dolayısıyla içten yanmalı her
bir motor CO2 kaynağıdır.
Ekonomik gelişim senaryoları ile ham petrol ve jet
yakıtı fiyatlarına bağlı olarak yapılan istatistiki analizler, 1995-2050
yılları arasında CO2 emisyonu miktarının 3-6 kat artacağını
göstermektedir.
Yeryüzü Dostları
(Friends of the Earth, FoE) kaynaklarına göre her yıl 600 milyon ton CO2
gazı yayan uçaklar nedeni ile hava taşımacılığı bugünlerde sera gazı
kaynakları arasında en hızlı büyüyeni unvanına sahiptir. Bu miktar Afrika
kıtası tarafından yılda yayılan CO2 gazı miktarına eşittir.
Havacılıkta kişi başına ortalama CO2
gazı emisyonu sıralamasında İngiltere 603 kg ., İrlanda 434 kg . ve ABD 275 kg . ile ilk üç sırayı
paylaşmaktadır. Ancak havacılıkla ilgili yapılan tahminler kısa vadede bu
durumun değişeceğini, birkaç yıl içinde tüm insanlık tarihinde uçan insan
sayısından daha fazla insanın uçuşla tanışarak gökyüzü ile buluşacağını, bu
kitlenin çoğunun da Asya kökenli olacağını göstermektedir.
Biyoyakıtların hidrokarbon bazlı olmalarına
rağmen, atmosferik karbondioksitten elde edilmeleri nedeni ile kullanımları
sonucu atmosferdeki net karbondioksit miktarını arttırmazlar. Bu nedenle
alternatif yakıt çabaları çok önemlidir.
Azot Oksitler (NOx):
Fosil esaslı yakıt kullanımında yanma sonucu
ortaya çıkan ürünlerden biri de NO2 gazıdır. NOx veya azot oksitleri, değişik
oranlarda azot ve oksijen iceren ve yüksek oranda reaktif olan gazların jenerik
adıdır.
NOx en birincil kaynağı, yanmanın
olduğu motorlu araçlar, elektrik üretim tesisleri, yakıtın kullanıldığı
endüstriyel, ticari ve yerleşim bölgeleridir.
Hava endüstrisi de sayısı hızla artan hava
araçları ve bu araçların yüksek irtifalara çalışarak yayılma ve serpintiye
ilave etkisi nedeni ile önemli NOx kaynağıdır.
Pek çok azot oksit türü, renksiz ve kokusuz olsa
da, en çok bilinen çevre kirlerticilerinden azot dioksit, özellikle sanayi
yoğun yerleşim bölgeleri üzerinde, kırmızımsı kahverengi renkte görülür.
Azot oksitleri sera gazları olarak sahip oldukları
etki yanında, gaz konsantrasyonu ve temas süresine bağlı olarak, insan sağlığı
etkileri koku algılama sıkıntısı, solunum yolu direnci ve akciğer diffüzyon
kapasitesi azalması, akciger fonksiyonlarında değişime sebep olur. Girdiği
reaksiyonlarla sebep olduğu asit yağmurlarına ve bir sera gazı olarak, küresel
ısınmanın artmasına da neden olurlar..
Su Buharı ve Radiyatif Zorlama:
Hidrokarbon içeren yakıtın yanması sonucu ortaya
çıkan diğer bir ürün de gaz halindeki sudur.
Uçak rotasında yanma sonucu eksozdan çıkan su
buharı, yoğuşarak beyaz izler olarak görülen yapıyı oluşturur; bunlar “su
buharı izi” veya “contrail” olarak adlandırılır.
Buz kristalleri halinde bulunan su buharı, sera
gazları ve partiküllere de sahip contrailler troposferin[1] üst katmanlarında yalıtım kabiliyeti yüksek bir
bulut örtüsü katmanı oluşturur.
Bu bulut katmanı, yapısı ve özellikleri nedeni ile
yeryüzünden yansıyan uzun dalga boylu radyasyonu bloke edici etkisi ile
güneşten yayılan kısa dalga boylu radyasyon geçisi miktarına izafi bir fazlalık
kazandırır. Bu durum, radiyatif zorlama olarak adlandırılır.[2]
Birleşmiş Milletler Örgütü’nün Uluslararası İklim
Değişikliği Panel’i (IPCC), günümüz şartlarında contrailler nedeni ile uçak
kaynaklı emisyonların ısınma etkisinin sadece CO2 gazı kaynaklı
etkilerinin (radiyatif zorlama indexi) 1,9 katı olduğu belirlemiştir.
Artan jet uçağı trafiği nedeni ile radyatif
zorlama, bir iklim değişimi tehdidi haline gelmiştir.
Gürültü:
Kyoto Protokolü kapsamında olmamasına rağmen, etki
alanının çevre olması bakımından, gürültünün de dikkate alınması gereklidir.
Hava araçlarında gürültünün değişik kaynakları
mevcuttur:
·
Aerodinamik kaynaklı gürültü, hava akışı ile hava
aracının ve aerodinamik yüzeylerinin geometrisi, hava akışı ile temas halindeki
yüzeylerin deseni ile oluşur. Hava akımındaki ayrılma ve kopmalar, bu türün en
önemli sebebidir.
·
Mekanik kaynaklı gürültü, daha çok dönme ve kayma
hareketi ile sistem elemanları arasındaki sürtünmeler nedeni ile oluşur.
·
Diğer kaynaklara sahip gürültülerin başında da
basınçlandırma ve hava kaçaklarının
yarattıkları gelmektedir.
Hava araçlarının doğrudan veya dolaylı yarattığı
gürültünün, insanlar, yabani ve evcil hayvanlar ve diğer çevre varlıkları
üzerinde olumsuz etkileri mevcuttur. İnsanlara yönelik etkiler arasında işitme
kayıpları, yüksek tansiyon, bağışıklık sisteminde aksaklıklar, nörodermatit
(cilt döküntüleri), astım gibi stres artışına bağlı rahatsızlıklar sayılabilir.
Bu etki gürültü yaratan havacılık faaliyetlerine yakınlık ile artış
gösterebilir.
ÖNLEMLER
İnsanlık adına ve doğrudan/dolaylı maliyetlerinin minimize edilmesi açısından
havacılığın çevre etkilerinin azaltılması konusunda ilk akla gelenler;
· Yönetsel olarak;
o
Uygulanabilir havacılık çevre etkileri ve
önlemleri konusunda planlama ve standartların oluşturulması,
o
Çevreyi koruma maliyetinin genele yayılması yerine,
etkiyi yaratana yansıtılmasına dayalı, kendinden denetim sistemleri
oluşturulması,
o
Verimlilik çalışmalarının teşvik edilmesi,
o
ABD’nin, Kyoto Protokolü imzalamasına rağmen
anlaşmayı reddeden durumunu analiz ederek, salınım ticareti ile ilgili olası
etki ve faaliyet detaylarının belirlenmesi,
o
Havalimanı, uçuş işletmeleri, bakım merkezleri
mevcut süreçlerin, kaynakların bugün için iyileştirmeler ve yarın için olası
gelişmeler dikkate alınarak şekillendirilmesi,
· Operasyonel olarak;
o
Doğrudan uçuşu engelleyen sınırlamaların yeniden
incelenerek, doğrudan uçuş rotalarının arttırılması,
o
Araç filoların verimliliği, yüksek motorlar
kullanacak şekilde modernize edilmesi,
o
Yakıt kullanım verimliliği yüksek motor kullanan
ve işletme maliteleri düşük hava
araçlarına yönelim,
§ Doluluk oranlarına
göre bölgesel jetlere geçiş,
§ Menzile göre (800 km ve altı) nispeten
kısa uçuşlarda turboprop uçaklara geçiş,
o
Yakıt kullanan sistemler yerine, temiz enerji
kaynakları ile çalışan sistemlerin kullanımının artırılması ve özendirilmesi,
· Teknolojik olarak;
o
Askeri ve sivil havacılık teknolojilerinin ortak
kullanımına yönelik planlamalar yapılması ve uygulanması,
o
Bu kapsamda başlayan ve devam eden ;
§ Clean Air Engine (CLAIRE),
§ Geared Turbofan (GTF),
§ Subsonic Fixed-Wing
(SFW),
§ Gelişmiş yanma odası
ve türbin,
§ Az bakım ihtiyacı,
gibi bazıları doğrudan motorların termal,
tepkisel ve çalışma verimliliğini artıracak uluslararası faaliyetlere (ilgili
kurumların, akademik kuruluşların ve endüstri temsilcilerinin) katılım ve
sonuçlarından yararlanılması,
o
Havacılık sistemlerinde ünite/parçalar arası,
ortam kontrollü tesislerde sızdırmazlık çalışmalarının özendirilmesi,
şeklinde sıralandırılabilir.
Zamanında ve soruna yönelik doğru önlemler alınması için hükümet, havacılık
endüstrisi kurum ve kuruluşları, ilgili meslek odaları ve sendikaların katılımı
ile topyekun çabalar, yakıt fiyat artışı ile mücadele etmek için de önerildiği
gibi, önem ve anlam arz etmektedir.
Can EREL
2008
Kaynakça:
- http://www.sciencedirect.com/science?_ob=ArticleURL&_udi=B6VGP-4281118-2&_user=10&_rdoc=1&_fmt=&_orig=search&_sort=d&view=c&_acct=C000050221&_version=1&_urlVersion=0&_userid=10&md5=42ee4a98b60fbe5af8ca36c89fec2ae2
- http://www.wttc.travel/eng/Tourism_Research/Tourism_Satellite_Accounting/
- http://edition.cnn.com/2007/WORLD/asiapcf/11/05/eco.about.planes/index.htm
- http://economictimes.indiatimes.com/News/News_By_Industry/Transportation/Airlines__Aviation/Waiting_on_cusp_of_an_exponential_growth/articleshow/1233294.cms
- http://www.airbus.com/en/corporate/gmf/demand-for-air-travel/environmental-response/
- http://www.meteor.gov.tr/2006/genel/sorular/iklimnedir.pdf
- http://www.sciencedirect.com/science?_ob=ArticleURL&_udi=B6VGP-4281118-2&_user=10&_rdoc=1&_fmt=&_orig=search&_sort=d&view=c&_acct=C000050221&_version=1&_urlVersion=0&_userid=10&md5=42ee4a98b60fbe5af8ca36c89fec2ae2
- http://edition.cnn.com/2007/WORLD/asiapcf/11/05/eco.about.planes/index.htm
- http://www.guardian.co.uk/environment/2007/oct/10/carbonemissions.travelnews
- http://edition.cnn.com/2007/WORLD/asiapcf/11/05/eco.about.planes/index.html
- http://www.epa.gov/air/urbanair/nox/
- http://www.campaigncc.org/Howdoesairtravel.doc
- http://www.iht.com/articles/2006/05/02/news/rbavpolut.php
- http://www.wylelabs.com/services/arc/documentlibrary/federalandlocalguidanceonoise/faaane.html
[1] Troposfer: Ekvator
üzerinde 20 kutuplarda 7 km
kalınlığa sahip ve (hava dolaşımı, bulutlar ve fırtınalar gibi) meteorolojik
olayların hepsinin oluştuğu Atmosferin yere en yakın ilk tabakası. (Troposfer /
Stratosfer / Mezosfer / Ekzosfer)
[2] Radiyatif
Zorlama: Belirli bir iklim yapısı içinde torpoposferdeki yalıtım
etkisinin sebep olduğu, birim alan başına gelen radyasyon enerjisi ile, giden
radyasyon enerjisi farkıdır. Radiyatif zorlanmanın pozitif değeri (gelenin
fazla olması hali) sistemi ısıtan, negatif
değeri (gidenin fazla olması hali) sistemi soğutan etkiye sahiptir.
Orjinal Metin: EREL, Can; “Kyoto Protokolü Işığında Havacılık Çevre Etkileri ve Önlemler”, AirPort Haber, Haziran 2008.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder